7 Kas 2014

Mary Kom

Yapımı : 2014 - Hindistan
Tür : Biyografi ,  Dram
Yönetmen : Omung Kumar
Oyuncular : Priyanka Chopra ,  Zachary Coffin ,  Danny Denzongpa ,  Shishir Sharma ,  Sunil Thapa
Senaryo : Saiwyn Qadras
Yapımcı : Sanjay Leela Bhansali ,  Vijay Vinayak Joshi

Yine öneri gelen filmleri görmezden gelip fragmanıyla ve ekibiyle beni heyecanlandıran bir film izledim ve sanırım ben bu hint filmi izleme işini hazır azaltmışken bırakacağım. Artık film mi seçemiyorum, film mi beğenemiyorum bilmiyorum ama 1 tane çok iyi film izliyorsam 10 tane eh işte ya da Amerika tarzı filmler izlemekten içim şişiyor. Kendimi sonra taa Koregillerde buluyorum. Ali Ağaoğlu'ya döndüm. O değil bu değil diye diye.

Film kötü değil. Harbi değil. Kadroya baksana. Ama açıkçası benim bir hint filminden bekldiğim hemen hiç bir şey yok. Eğer şu künyede Sanjay Leela Bhansali yazmasaydı bu filmi belki indiremeyecektim bile. Çünkü bu hikaye bildiğimiz biraz Rocky biraz da Karate Kid. Dayak yiyor 7-8. saniyede kalkıp Knock Out ediyor falan. Abi bize bunlarla gelmeyin artık ya. Tamam dramatik yapı dramatik yapı da biraz bizi düdüklüyorsunuz gibime geliyor. Gerçek bir hikayeden uyarlanmış olması, bir biyografi filmi oluyor olması günümüz sinemasında etkinliğini yitirmiş kriterler.

Hah kalkıp biriniz çıkıp diyebilir, madem o kadar biliyorsun geç kameranın başına sen çek. Çekemem. Ama çekebilsem de böyle çekmem. Çünkü zaten bunun çekilmişi var.

Bollywood'a bu son senelerde ne oldu anlamıyorum. Paso bi Amerika, Avrupa sinemasını bi kopyalama bişeyler. Lan adamlar zaten kendini tüketmiş senden, Kore'den, Çin'den, Japonya'dan bilmem ne uyarlama çekip duruyor sen dünyaya açılacağım diye 50 senelik senaryoları çekip bize satıyorsun.

Bunu çekip milli duygularını mı kabartıyorsun nedir? Bu filmle kabaran milli duygunun tarlasını ekiyim.

Sanırım bütün mesele Bhaag Milkha Bhaag filminin çok tutmuş olması. O tuttu bunu da çekelim kafası. Milli sporculardan yürüyelim. Halk bunu istiyor. Sizin ben kafanızı...

Anlatmıyorum film milm. Ben diyeceğimi dedim. Öyle Priyanka'yı baş role koymakla olmuyor o işler canım.

13 Eki 2014

Guzaarish



Yapımı : 2010 - Hindistan
Tür : Dram, Komedi, Romantik
Süre : 126 Dak.
Yönetmen : Sanjay Leela Bhansali
Oyuncular : Aishwarya Rai Bachchan, Hrithik Roshan, Aditya Roy Kapoor, Shernaz Patel, Nafisa Ali
Senaryo : Sanjay Leela Bhansali, Bhavani Iyer
Yapımcı : Sanjay Leela Bhansali

Bi süredir sürekli önerisi gelen ancak benim sırf içinde şarkılı, klipli sahneler yok diye ertelediğim, sonrasındaysa Sanjay Leela Bhansali abimizin filmi olduğunu öğrenip çakıldığım filmle geldim bu sefer. Filmi bayramdan önce falan izledim ama o kadar üşendim ki yazmaya allah seni inandırsın elim klavyeye gitmedi. Daha önce bu şekilde çok filmi erteleyip yazmayı unuttuğum ve sonradan da çok pişman olduğum için artık bunu yapmamaya çalışıyorum. Ha, gel gelelim aklımda filmden ne kaldı o kadar zaman geçti de? Kaldığı kadarıyla başlayayım.

Bu film de Lunchbox gibi çok Hint Filmi gibi olmayan filmlerden biri. Daha ilk sahneler göründüğünde çekimlerden, kadrajlardan vs bunu anlayabiliyoruz. Bu Hint filmlerinde benim en hazzetmediğim film tarzı. Eğer bu tarz izlemek istesem zaten zilyon tane Avrupa ve Amerika bağımsız sineması bunu bize sağlayabiliyor. Ancak bu filmin eski olduğunu, bu ve önceki filmlerinin bugün Ram-Leela'ya vardığını bildiğimiz için kızamıyorum elbette ki. Sanjay abimize saygımız sonsuz.

Hikaye olarak enteresan bir hikayesi var. Aslında dallandırıp budaklandırıp çok daha hareketli bir filme de dönüşebilirmiş ancak bu olayı asıl noktadan kopartabilirdi. Hikaye bu haliyle tam bir durum hikayesi ve bana izlerken Kafka'nın hikayelerini anımsattı. Bu yönüyle de benden artı puan aldı. Teknik olarak değil belki ama duygusal ve kişisel bir artı puan oluyor bu tabii.

Oyunculuklara gelirsek, ki en önemli nokta sanırım burası oluyor, bu oyunculuklar olmasa anlattığım diğer hiçbir şeyin pek bi kıymeti kalmıyor. Başrol Hrithik'de olsa da Aishwarya tek başına da bu filme yeter diyebilirim. Hrithik zaten film boyu yattı. Oyunculuk açısından bilmiyorum gerçi belki onun oyunculuğu daha zordur. Ama abi en nihayetinde film boyu malak gibi yattı yani. O kadar da şeyapmayalım. Aishwarya'nın gözleri yeter. Çekidat.

Tamam bu tarz sevenler için iyi, güzel, hoş filmler ama ben artık başyapıt izlemek istiyorum. Büyük prodüksüyonlar, iyi senaryolar, müthiş oyunculuklar, sürpriz son. Güney Kore çıtamı çok yükseltti. Ama işte onların da baba filmlerin çoğunu izledim. Şimdi eleye eleye gitmek durumunda kalıyorum, elli tane seçiyorum. Ki oraya daha yeni girdim. Hindistan'da izledim kaç tane film artık iş tıkandı gibi. Hevesimi, heyecanımı yerine getirecek bişeyler yok mudur acep?

27 Eyl 2014

Dabba / The Lunchbox


Yapımı : 2013 - Hindistan ,  ABD ,  Almanya ,  Fransa

Tür : Dram ,  Romantik
Süre: 104 Dak.
Yönetmen : Ritesh Batra
Oyuncular : Irrfan Khan ,  Lillete Dubey ,  Nawazuddin Siddiqui ,  Nimrat Kaur ,  Denzil Smith
Senaryo : Ritesh Batra
Yapımcı : Irrfan Khan ,  Marc Baschet

Bu kez Irrfan Khan hatrına izlenecek bir film var elimde. Irrfan Khan hatrına çünkü normalde bu tarz bir film böyle bir bloğu takip eden insanların seveceği bi tarz değil pek. Daha çok arthouse dedikleri, bizdeki sanat filmi-gişe filmi tartışmasındaki sanat filmi başlığına dahil olabilecek bir yapım. Gelgelelim ben bu yapımlardan pek haz ediyor muyum? Tabii ki etmiyorum. Zira bana göre bu yapımların çıkış noktası seyirciye hiçbir şey vaadetmiyorum noktası. Ben yaparım, izleyen izler. İzlemeyenin kafası basmıyordur tavrı. Hele hiçbir halt anlamadığı halde ¨yani altmetinler falan uçmuş abi adamlar¨tavrı beni öldürüyor. Ne altmetni lan! Adam 2 saatlik filmin yarım saati dağda gezdi, 15 dk sigara içti, kadının biri de soyunup duvara tırmandı (tamamını attım. böyle bi film var mı onu da bilmiyorum). Ama netice olarak bu tarz filmlerden çok hazetmiyorum, sinema adına çok hayranlık duymuyorum, çok desteklediğim de söylenemez. Çünkü sinemayı yanlış yönde geliştirdiklerini, hatta çoğu zaman bir tek nokta bile ilerletmediklerini düşünüyorum. Tamam iyi çekiyorsun, iyi oynuyorsun ama 2 saatimi aldıktan sonra bana bişey ver yani. Yok. Dağ, taş, insan yaşamının sıkıcılığı, yalnızlık, bayağılık, mallık falan. Benden uzak. Ya da benim kafam basmıyor ne yalan söyliyim.

Yalnız ne biriktirmişim ki patlamam Irrfan abiye denk geldi. Konumuza dönersek dediğim gibi bu filmi izleyecek olan adam Irrfan Khan'ı seven adamdır. bkz: ben. Adamın kassız ve artistik hareketsiz bir dev oluşunun bir kenara daha not edilmiş hali bu film de. Neden Hindistan'lı dev bir aktör değil de Hindistan'daki abimiz olarak gördüğümüzün bir resmi daha. Bu bloğa uğrayan adam bence bu yüzden izler.

Film ise görüldüğü üzre bir sürü ülkenin ortaklığında yapılmış. Batı ülkeleri. Onların tarzında çekilmiş, sanat filmi olarak çekilmiş ama oyuncular ve mekanlar buram buram Hindistan. Bu yapımların Hindistan sinemasının batıya tanıtımı olarak düşünüyorum daha çok. Yoksa Hintli adam şarkısız film sevmez. Kısa filmi sevmez. Onların gişe filmi mantıkları da bu değil çünkü. E ben bile sevmiyorum. Dolayısıyla bu filmlerin de Hindistan için yapılmış yapımlar olduğunu düşünmek biraz absürd olur.

Senaryoyla ilgili de birkaç bişey söylemem lazım. Tamam belki bu tip hikayeler yaşanıyor olabilir, gerçekçi de olabilir. Eyvallah. Ancak bunu aşk hikayesi olarak anlatıp, kurgu üzerinden ahlaklandırmak onaylayabileceğim bir şey değil. Bu noktada beni cidden rahatsız etti. Yo dostum yo. Benden bunu onaylamamı bekleme.

Filmi bu kadar olumsuz anlatınca gömmüş gibi olmayayım. Filmin oyunculukları, çekimleri, konusu, mizahı vs güzel. Güzel ama sana bana göre değil işte kardeşim. Biz işte milletin götüyle güldüğü o şıngır mıngır danslı filmleri seviyoruz. Napak yani napak?

Teknik detay girip boşa goy goyu uzatmayacağım.
Sevgiler.

1 Eyl 2014

Goliyon Ki Raasleela Ram-Leela


Yapımı: 2013 - Hindistan
Tür: Dram, Müzikal, Romantik
Süre: 150 Dak.
Yönetmen: Sanjay Leela Bhansali
Oyuncular: Deepika Padukone, Ranveer Singh, Abhimanyu Singh, Shweta Salve, Richa Chadda
Senaryo: Sanjay Leela Bhansali
Yapımcı: Sanjay Leela Bhansali

Bu ara nerdeyse her gün ya da iki günde bir film izliyorum ancak bu filmler sadece Hindistan filmi olmadığından mütevellit burayla pek ilişimiğiz olmadı. Güney Kore sineması can. Daha önce söyledim ama burdan bi daha söylemiş olayım. Orası için ayrı bir blog açamam ama siz şeyapın, ayarlarsınız muhakkak. 

Bu film bana geçen postu yayınladığımda öneri olarak geldi ancak daha öncesinde film yeni çıktığında çok aradım. Ancak malum ki yeni filmi ve altyazısını bulmak çok zor. En az 1 yıl geçmesi lazım. Geçince de film unutuluyor. Ancak hatırlatan arkadaşa burdan sevgilerimi yolluyorum Çok makbul bir hayır işlemiş oldu. 

Hindistan sinemasında sanırım yönetmen tarzı üzerinden tanıdığım belki de tek film diyebilirim. Filmin yönetmeni, senaristi, yapımcısı, her şeyi olan Sanjay Leela Bhansali abimizi meğer ben daha önce izlemiş, tarzını oldukça beğenmiş ve Yaşar Nuri edasıyla bunu da yazılarımda belirtmiştim. Ancak Bollywood'da genelde işler yönetmen üzerinden değil de oyuncular üzerinden, hatta müzisyenler üzerinden yürüdüğü için yönetmenleri pek kriter olarak görmemiştim. Raanjhanaa filminin sonunda yönetmenin isminden önce A.R Rahman yazmış olması bir örnek olarak verilebilir. Ki bu filmi bu noktada ayıran özellik de tam olarak yönetmen oluyor.

Sanjay abimiz daha önce Saawariya, Devdas, Black, Guzaarish gibi çok ses getirmiş yapımları yine büyük ölçüde sırlamış olan kişiymiş meğer. Gerçi ben Black'e o zaman milletin dibi düşse de ben daha geleneksel temalar içeren Hint filmleri sevdiğim için pek ısınamamıştım. Guzaarish'i de çok duymuştum ancak izlemek kısmet olmamıştı. E bu güzel abimizin hatrına onu da sıraya büyük bir hevesle koymuş bulunuyorum. 

Bu filmle beraber saydığım diğer filmlerin en büyük ortak özelliği; sinema izlediğinizden çok tiyatro izliyorsunuz hissi veriyor olmaları. Hindistan sinemasında olan filmlerdeki müzik kültürü bazen yerinde bazen alakasızca kullanılıyor olsa da bu abimiz filmlerinde gerçek manasıyla filmi müzikal yapacak şekilde, yerli yerinde, tam zamanında kullanıyor. Bu da benim keyfime keyif katıyor tabi. Müzikler tek başına da dinlenilebilir elbette ancak klipleri oldukça iyi olduğu için insan tek başına dinlemek pek istemiyor. Bu arada Priyanka aplamız da şarkıların birinde konuk sanatçı olarak boy gösteriyor. Bi nevi küçük sürprizler falan...

Bu filmde bir kez daha gördük ki Hindistan'da oyuncuyu oyuncu yapan yönetmen oluyor. SRK'yi SRK yapan nasıl Karan Johar'sa Ranveer Singh
'i de Ranveer Singh yapan belki de Sanjay abimiz olacak. Zira daha önce kendisini Band Baaja Baarat'da izleyip oldukça beğensem de burda devleştikçe devleşmiş diyebilirim. Gerek karizma olarak, gerek yakışıklılık ve oyunculuk olarak. Kendisini adeta katlamış desek haksızlık etmiş olmayız. Hem de bu filmle belki de Bollywood'a adını derin iz bırakacak şekilde kazımış oldu. Bir de Deepika ablamız var tabii ama onun zaten referanslarını ekstra olarak belirtmeye gerek yok zannımca. 

İnanılır gibi değil ama müzik yönetmeni de Sanjay Leela Bhansali. Adam adam öyle bi kara parçası ki sanki bütün madenleri birden barındırıyor. Eşeledikçe değer fışkıyor. Ona şaşırmak bir kenara bir de müzisyenden bahsedeyim desem o da ayrı bir dert. En iyisi siz Shreya Ghoshal'un referanslarına kendiniz tıklayıp bir bakın. Anlatmaya ömür yetmez. Adamın referansları umman. 

Uzun zamandır bir  filmden bu kadar keyif alıp teknik detaylarına bu kadar dalmamıştım. Ancak cidden o kadar beğendim ki her açıdan eşelemek istedim, eşeledikçe de petrol fışkırır gibi heyecanlanacağım kesişmelere denk geldim. Bunda tabii Eros International şirketinin payı da büyük. Daha önce bu kadar değinme ihtiyacı hissetmemiştim ancak bu filmde her açıdan resmen altın oranı yakalayıp kusursuz denilebilecek bir filme imza atmışlar. Bu açıdan aklımda iyi referanslı şirketlerden biri Yash-Raj filmken diğeri de Eros International oldu. 

Bu arada senaryo Sanjay abimizin demişken senaryonun orijinal bir hikaye değil bir adaptasyon olduğunu belirteyim. Hikaye bildiğimi Romeo-Juliet uyarlaması. Ancak hem işin büyüsünü bozmayacak kadar günümüze hem de masalsı havasını pekiştirecek kadar Hindistan kültürüne uyarlanmış. Beni bir Dostoyevski uyarlaması olan Saawariya'da cezbeden neyse kat kat fazlası bu filmde var. O yüzden mümkün olduğunca yüksek kalitede ve kaliteli bir ses-görüntü sisteminde izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. 

Sahi Saawariya demişken Rani Mukherji vardı, çok boşladık onu bea. 


16 Ağu 2014

Kai Po Che!


Yapımı: 2013 - Hindistan 
Tür: Dram 
Süre: 120 Dak. 
Yönetmen: Abhishek Kapoor 
Oyuncular: Rajkummar Rao, Amrita Puri, Sushant Singh, Amit Sadh, Raj Kumar Yadav
Senaryo: Chetan Bhagat , Abhishek Kapoor , Pubali Chaudhuri , Supratik Sen



Bugün bir kitap uyarlaması olan ve aynı zamanda bir Hindistan yapımına göre alternatif denebilecek bir yapımı tanıtacağım. Kai Po Che! Yani ''Uçurtmanı Kestim''. Bu filmi anlatırken anladım ki ben filmleri izlemiş kişilere hitap ediyorum daha çok. Filmin bütün içeriğini eleştiriyorum. İzlemeyen adam izlemez ki bu kadar laftan sonra. İzleyen adamla iki muhabbet ederiz ama. En iyi ihtimal o olur bak.

Film alternatif bir yapım çünkü alıştığımız o Hindistan gelenekselliğinden biraz uzak. Geleneksel Hint öğeleri elbette ki var çünkü film Hindistan'da çekildi. İnanılır gibi değil, değil mi? Ancak bu film  kişilerin dramatik hikayeleri üzerine oturtulmuş siyasi bir film. Ya da siyasi bir temele oturtulmuş kişisel dramlar.

Öncelikli olarak kişilerde başlayayım. Filmin ana kahramanları üç arkadaş. Üçü de oldukça farklı karakter. Oldukça farklı yaşıyorlar, farklı gelecek planları var, farklı meziyetleri var. Öncelikle bu kadar farklı olmalarına rağmen çok iyi dost olmaları ve ortak bir işe girişmeleri bana pek gerçekçi gelmedi açıkçası. Hani bi noktadan ortak nokta olur da ordan tutarsın ve dersin ki bunların dostluğunun temelini bu motivasyon oluşturuyor. Girdikleri ortak işte bile ilerleyişleri ve ileriye yönelik bakış açıları bambaşka. Çok iyi dost olduklarını ve birlikte inanılmaz eğlendiklerini belirten sahnelerde bu sahte motivasyonlardan dolayı pek inandırıcı gelmedi. Sürekli bi telden tutan dostlukları var film boyunca. Çok iyiler ama her an birbirine karşı patlayacak bomba gibiler. Ancak şöyle bir ayrıntı da var ki bu elemanlar hayatlarının dibindeler ve tekrar çıkmaya çalışıyorlar. Önceki hayatlarıyla ilgili pek detaylı bilgi verilmiyor ki bu Hint filmlerinde alıştığımız bişey değil. Ancak onların yükselme çabasının yanında da başkalarının sıfırdan yükselişinin hikayesi var. Bu iç içe geçen hikayeler de sürekli merak ve izleme dürtüsü oluşturuyor tabii.

İşin siyasi boyutuna gelirsek... Tabii ki Hindu tarafından alınmış. Barışçıl filmleri çok gördük ancak bunun pek öyle olduğunu söyleyemeyeceğim. Gerçek olaylardan bahsediyor ancak olayların derinliklerinden hiç bahsetmiyor. Bu da benim kafamı daha da karıştırdı. Daha doğrusu konuyu kafamda yavanlaştırdı. Müslümanları gösteriyor; bakıyorsun o kadar da kötü adamlar değiller ama trende insanları canlı canlı yakmışlar falan. E onlar mı yaktı gerçekten, olayın içinde başka bişey mi var? Hiç haber yok. Bence bu kitabın yavanlığından kaynaklanıyor. Elbette okumadım ama şöyle tahmin ediyorum; elbette ki kitap daha çok Hindistan'da bu olayları yaşayanlara hitap ediyor. Orda bu dramı yaşayan insanlara elbette ki daha çok dokunmuştur. Ancak burdan bakınca ben daha çok bu dramlara sırtını yaslamış ticari bir metin görüyorum. Olaylar var ancak derinlik?
Çekimlerse oldukça iyi ve farklıydı diyebilirim. Farklı derken elbetteki yine endüstriyel Hindistan sinemasını kastediyorum. Müzikler daha çok soundtrack tadında arkada döndü. Müziklerin ve kliplerin fütursuzca yardırılabileceği sahneler vardı. Eğer fütursuzca yardırılsaydı daha akılda kalıcı olabilirdi ama Bollywood yapımı olmayacağız diye oralar biraz soğuk geçilmiş.

Ben geleneksel seven adamım şimdi, ondan da biraz mesafeli kalmış olabilirim filme ama öyle çarpıcı da bi hikaye ya da sahne yoktu açıkçası. Dramı da gereğinden fazla kaçmış hikayenin. Ajitasyona varmış inceden.

Bu çekimler çok daha iyi bir hikayeyi ya da kurguyu hakediyordu bence. Ama tabii tüm bunları bunun bir UTV yapımı olduğunu unutarak yazmışım. UTV'yi böyle seveceğiz heralde. Ne yapalım.

26 Tem 2014

Raanjhanaa


Yapımı: 2013 - Hindistan 
Tür: Dram, Romantik
Süre: 138 Dak.
Yönetmen: Aanand Rai
Oyuncular: Dhanush, Sonam Kapoor, Abhay Deol, Mohammed Zeeshan Ayyub, Swara Bhaskar
Senaryo: Himanshu Sharma
Yapımcı: Krishika Lulla ,  Sunil Lulla

Allah sizi inandırsın son postu attığımdan beri, yani yaklaşık 1,5 ay falan oldu, bu filmi izlemeye uğraşıyorum. Tam yine seriye bağlamaya niyetlenmiştim ki uyuya kalmalar, yorgun olmalar, işler-güçler... Bi de araya kore sineması soktum. Dizilere kadar gitmem de filmlerde onların da çok değişik bi kafası var. Oralara da bi bakın muhakkak. Hani romantik filmler değil belki ama gerilim ve aksiyonda oldukça üst düzey işler var. Oldeuboi ve Sympathy for Mr. Vengeance filmlerini özellikle öneriyorum. Çok film izlemedim zaten ama bu iki film zaten bi üçlemenin iki filmi. Böyle derinden vuruyor. Kore için de ayrı blog açamayacağıma göre burdan bunları da belirtmiş olayım ve asıl konumuza dönüyorum.

Normalde yapacağım bişey değil ama filmi özet geçiyorum:  Çatışma çatışma çatışma çatışma çatışma çatışma dram dram dram dram çatışma çatışma çatışma çatışma dram çatışma dram entrika entrika politika mesaj mesaj mesaj komünistler romantizm psikopatlık çatışma çatışma çatışma psikopatlık çatışma çatışma çatışma... Bu kadar yeter heralde. Daha fazla bili verip filmin heyecanını da kaçırmak istemiyorum.

Filmin beğendiğim ve beğenmediğim yönleri var. Benim her fırsatta genelde belirttiğim Hint filmlerinin konuyu ve karakteri sıfırdan alıp nihayetlendirmesi burda da var. O bakım biraz biyografi filmi gibi oluyor. Ama bu karakterin motivasyonlarını falan daha iyi idrak etmemizi sağlıyor. Ana karakterleri gelmişini geçmişini öğreniyoruz. İzlerken de bi eşimizin dostumuzun hayatını izliyor gibi oluyoruz. Bu filmde de o var. Çocukluktan başlıyor hikaye. Beğenmediğim demeyeyim ama benim kafamda oldukça fazla soru işareti açan mevzu konunun nerden nerelere geldiğiydi. Aşk hikayesi olarak başladı, bi aksiyon, bi gerilim, bi siyasi... Tamam bu daha önce bir çok filmde gördüğümüz bişey de insan bi noktadan sonra, tüm konunun oraya nasıl geldiğini bilseniz bile, yav şimdi buraya nasıl geldik dedirtiyor. Bir diğer konuda asıl meselemiz olan aşk. Herifin bu derece aşık olmasını benimseyemedim. Aşık olması ayrı bi konu, aşkında ısrar etmesi ayrı bi konu, onun peşinden yaptıkları, başarıları, fedakarlıkları... Hepsine eyvallah da aşkına inanamadım ki yaptıklarına inanayım. E inanmayınca da bana tüm yaptıkları biraz psikopatlık gibi geldi.

Yalnız filmin sonunda dikkatimi çeken en acayip şey film bittikten sonra yönetmenin değil önce müzisyenin isminin yazmasıydı. Müzisyen kim? A R Rahaman. Tamam dayı eyvallah iyi müzisyensin de o kadar da uzun boylu değil ya. A R Rahman üzerinden mi pazarlıyorlar filmi nedir? Yakışıyor mu yani. O kadar filmi çek ondan sonra tut müzisyenin ismini yaz. Yok bi de öyle aklımda kalan ahım şahım bi müzik de yok. Hani iyi ama ortalama iyilerden işte. Her zamanki müziklerden. Şimdi A R Rahman'ı da gömdüğümden değil ama bu biraz fazla hacılar. Kusura bakmayın. Ben oyarım onu oraya önce yazanı. 

Bu arada Danush'u bi ben mi böyle sönük ve aşırı karizmasız bi tip olarak görüyorum? Hani yakışıklı olur, aşırı karizmatik olur yükselir, alır yürür. Anlaşılır herkes kabullenir de şimdi ben tam idak edemiyorum. Herif yakışıklı desen değil, karizmatik desen değil. Şimdi oranın oyuncu piyasasını, herifin geldiği yeri de bilmediğimiz için biraz tuhaf geliyor tabi. Vardır herhal bi hikmeti.


Son olarak da bir anne yorumuyla bitireyim. 

Orda ne güzel kız vardı tuttun bu orospunun peşinden koştun. Oh oldu sana.

sevgiler.

13 Haz 2014

Heroine


Yapım: 2012 - Hindistan
Tür: Dram
Yönetmen: Madhur Bhandarkar
Senaryo: Madhur Bhandarkar, Niranjan Iyengar, Anuradha Tiwari
Oyuncular: Kareena Kapoor, Arjun Rampal, Randeep Hooda, Shahana Goswami
Süre:140 dakika

Bu filmi bitirdiğimde hissettiğim şeyi Aashiqui 2'yi izlediğimde de hissettiğimtim. Hadi bu sefer oldu, hah burdan yolunu bulacak, he şimdi yapar heralde, diye diye içimde hep bi merak hep bi gam yüküylen izledim bütün filmi. Peki başardı mı? Onu da demeyeyim bi zahmet.

Filmin çekimlerinde bi tarz tutturulmaya çalışıldığını farkettim. Mesela filmde özellikle mavi ve kırmızı tonlar kullanılmış hep. Hoşuma da gitti. Yapımın büyüklüğü ve uğraş beni cezbediyor. Bakmayın yoksa Kareena'nın gözüne heves değilim. Zaten çok ahım şahım bi oyuncu olduğunu da düşünmüyorum. Zaman zaman iyi oynayıp zaman zaman tam bir kezbana dönebiliyor. Filmin konusu da şişirilmiş bi aktristin gerçek manada başarılı olmaya çalışması. Gerçek manada derken büyük paraları zaten reklamlarda, organizasyonlardan vs kazanıyor ama oyuncu olabilmeye çalışıyor. Üstüne bi de psikolojik sorunlar koy al sana çatışma üstüne çatışma. Bu yönüyle de bu rolü Kareena Kapoor'un oynaması biraz manidar olmuş haliyle.

Arjun'un oynadığı karakter de bana We Are Family'i anımsattı. O da izleyip yazmadığım filmler arasında sanırım. Karakter nerdeyse aynı, karakterin hikayesi de aynı. Hatta o filmde de aynı rolü Kareena oynuyordu yine. O tip filmleri ahlaksız bir konuyu duygu karmaşası yaratarak ahlak çerçevesine sığdırmaları ve onları haklı görmemizi, duyarsızlaşmamızı sağlıyorlar. Konudan çok uzaklaşmayalım da bu Arjun da iyi oynuyor da hep bi kötü hep bi arsızı oynuyor. Om Shanti Om'da tanımıştım ilk. Orda da gene hayin, zalım bir karakteri oynuyordu. Burda o kadar kötü değil.

Bu tip filmleri izlerken genelde türüne bakmıyorum ya o yüzden hikayenin akışında hep bi beklentiye gidiyorum, beklediğimi alamıyorum. Tür dram yazmış adam eşek kadar ben hala kadın voleyi vuracak diye bekliyorum. Bekliyorum... İşte bu noktada Aashiqui 2'ye benzediğini farkettim zaten. O yüzden de ilk yapım şirketine, yönetmene, senariste baktım kesişen bi nokta var mı diye ama enteresan bi şekilde yok. 

Ancak UTV yapım olarak çok iyi bir şirket kesinlikle. Her filmi senaryo olarak çok şey vaad etmese de yaptığı filmlerin sinema olarak bir kalitesi var ve hep akılda kalıcı filmler yapmış. En azından benim izlediklerim arasında Jodhaa Akbar, Chennai Express, Udaan, Satyagraha bunlardandan birkaçı. Hepsine link vermeye de acayip üşendim. Saat olmuş gecenin bi vakti şimdi. Of. Yok veremeyeceğim link. Şurda arama kutusundan bi aratıp okursunuz merak ederseniz yazılarını. Ama hepsi de izlenir filmler.

Şarkılar konusunda pek bişey diyemeyeceğim. Öyle kulağıma özellikle takılan, tekrar açıp dinleyebileceğim ya da klibini izleyebileceğim bi şarkı yok. Bollywood'un endüstriyel şarkılarından diyebiliriz. Yapım iyi ya boşversene. Yüksek kalite ekranda izlenir. Bi de spoiler gibi olacak ama Kareena'nın sonunda mutluluğu bulduğu yazıyor ama surat 5 karış bi şekilde donuyor son sahne. Öyle de ironik.

sevgiler.




    9 Haz 2014

    Jai Ho

    Yapımı: 2014 - Hindistan
    Tür: Aksiyon ,  Dram
    Süre: 135 Dak.
    Yönetmen: Sohail Khan
    Oyuncular: Salman Khan, Tabu, Danny Denzongpa, Mukul Dev, Nadira Babbar
    Senaryo: A.r. Murugadoss, Sohail Khan
    Yapımcı: Sohail Khan, Ravi Chopra

    Hindistan sinemasındaki aşırı yavaş ilerleyişim tüm istikararıyla devam ediyor. Bu film Salman severlerin bir süredir hevesle beklediği bir film. Buna elbette ki ben de dahilim. Çünkü o kocaman cüssenin altında kedi gibi bir insan olduğunu elbette ki biliyoruz.

    Salman Khan severlerinin beklediği ve büyük ölçüde de sadece Bollywood filmi severlerin, hatta daha çok Salman Khan severlerin beğeneceği bir film olduğunu belirteyim.  Filmin konusun da çok farklı, çok uçuk değil. Hatta klişelerle dolu olduğunu da söyleyebilirim. Zaten bu tip senaryolar çok nadir çıkıyor. Bizi çok etkileyen filmlerin de bir çoğunu daha dikkatli süzdüğümüzde aslında yapılmış  çok iyi yapımlardan oluşmuş kolajlar olduğunu görüyoruz.

    Şarkılar ilk girişlerinde beni şaşırtsa da şaşkınlığım oldukça kısa sürdü. Çünkü bu film bir T-Series yapımı ve uyduruk club ritimler oldukça güzel başlayan şarkıları ortalarında bok etmiş. Aynı zamanda kliplerde sırf kadın olsun diye filmde Jai karakterine karşılık bir kadın oyuncu yazılmış. T-Series'in bu seks ve popüler kültür satar mantığını baştan beri hiç sevemedim. Eğer film önerilmeseydi ve filmde oynayan Salman Khan olmasaydı sırf T-Series filmi diye izlemezdim bile.

    Senaryo çok ahım şahım değil dedik ancak çekimler öyle değil. Çekimlerde ve efektlerde uğraşılmış belli ki. Özellikle bir kaç dövüş sahnesinde resmen içimin yağları eridi. Ki ben ne kadar bir Hint sineması sevicisi olsam da abartılı dövüş sahnelerine bir türlü ısınamadım. Her tarafta yıkılacak bir şeylerin olması ve uçan adamları pek sindiremedim. Ama onun da seveni elbette ki var. Saygı duyarız.

    Jai karakterinin iyiliğini göstermek adına senaryoya bir iyilik piramidini keşfettiği eklenmiş. Ancak bu fikir orta okul düzeyi bir fikir. Tamam Jai karakteri belki saf, belki çok üst düzey zeka sahibi değil, belki çok iyi niyetli, böyle bir sistemi muhteşem bir şeymiş gibi anlatabilir. Teorik olarak sistem çok güzel olmuş olabilir de ama bu sistem bana Bahçeli'nin "Herkes ocağa 5 kişi getirse" hesabını hatırlattı. Bu teorik olarak mümkün ama pratik olarak elbetteki değil. Yani bir ütopya. Ama tahmin ediyorum ki asıl hikaye elbette ki o değil. Sadece Jai karakterinin ne kadar saf, ne kadar iyi kalpli olduğunu anlatacak bir yan hikaye. Fakan karşısındaki insanların bunu büyük ciddiyet ve hayretle karşılaması bana çok samimi gelmedi. Bu kısım da filmin aslında çocuklara hitap etmiş olabileceğini düşündürdü bana. Sonra şiddet içeren sahneleri düşündüm gene bi tereddüt ettim ama hala ufak bir git-gel olarak kaldı kafamda.

    Nihayetinde Salman Khan sevicilerinin içinin yağlarını eritecek bir film. Normalde Hint sineması izlemeyen insanlar için iyi bir giriş filmi olduğunu söyleyemem. Bollywood filmi severleri için de zaman kaybı bir film değil. İzlenir ama ikinci kez açıp izlenecek baş yapıtlardan değil sadece.

    sevgiler.

    19 May 2014

    Dhoom 3

    2013 - Hindistan
    Aksiyon
    Vijay Krishna Acharya
    Aamir Khan ,  Katrina Kaif ,  Abhishek Bachchan ,  Uday Chopra ,  Anuranjan Kumar
    Vijay Krishna Acharya
    Yash Chopra ,  Aashish Singh

    Yine uzun zaman oldu. Hatta son yazılarımın bir çoğu uzun zamandır yazmıyordum temalı cümlelerle başlıyor. Ama şu bir gerçek ki uzun zamandır film de izleyemiyorum. 

    Oldukça gündemde olan, oldukça popüler, oldukça büyük bütçeler harcanmış, oldukça konuşulmuş ve Türkiye gündemine bile girmiş bir filmle dönüş yapmış oldum. Bu filmi izlemeden önce 1 ve 2'yi izlesem mi diye izlemiş olan arkadaşlara danıştığımda çok gerek olmadığını, konuların zaten birbirinden bağımsız olduğunu söylediler. O yüzden sondan başlamış oldum. Film konusunda oldukça tatmin olduğumu söyleyebilirim. Bu yazıyı okuyan arkadaşlar da 1 ve 2'yi izleyip izlememem konusunda beni yönlendirirlerse sevinirim. 

    Daha önce de değinmişimdir muhakkak, Yash Raj Films yapım şirketi olarak Hindistan'da gerçekten müthiş işler çıkaran bir şirket. Kabhi Khushi Kabhi Gham...FanaaBand Baaja BaaraatEk Tha TigerKuch Kuch Hota Hai ve Dilwale Dulhania Le Jayenge gibi benim çok beğendiğim bir çok yapımın çıktığı şirkettir. Oyuncular, senaristler, şarkıcılar, yönetmenler değişse de yine de birçok efsane filme adını yazdırmış. O yüzden bu filmde de önceliği ne tanınmış oyuncu kadrosuna, ne yönetmenine, ne de senaryoya vereceğim. Yash Raj Film canımız. Severek takipteyiz.

    Hikayeden çok bahsetmeyeceğim her zamanki gibi. Ama izleyince siz de farkedersiniz. Hikayenin bir çok filme benzeyen yanları da var farklı yanları da. Özellikle Hindistan ve Amerikan sinemasının en iyilerinden oluşturulmuş bir sentez gibi.  İzlerken bundan çok da rahatsız olmadım. Hikaye oldukça güzel başladı, güzel ilerledi ve güzel de bağlandı. Taktir ettim.

    Oyunculuklara gelirsem; Aamir Khan hakaten iyi oyuncu. Ona lafım yok. Sadece yaptığım bazı eleştriler var onlar da herife çamur atıyormuşum gibi algılandı bazı Aamir sevici genç kardeşlerimiz tarafından. Olsun. Bunlar olur. Ama o eleştirdiğim bazı mimik ve jestler bu filmde de yerini stabil bir şekilde almış. Haaa. Ama şunu da farkediyorum ki yaptığı yeni filmlerde bunu mümkün mertebe azaltmaya çalışıyor. Farklı karakterler çıkarmaya, farklı filmler yapmaya çalışıyor. İhtiyacı var mı? Yok. Almış yürümüş zaten. Osursa gülünür, sevilir. Ama büyük oyuncu olunup, büyük oyuncu böyle kalınıyor. 

    Kadın karakter olarak filmde Katrina Kaif seçilmiş. Sanırım isabetli bir karar olduğunu düşünenler de çok alakasız bir seçim olduğunu düşünenler de oldukça fazla. Ben de ilk başta çok konduramamıştım partner olarak ancak filmi izledikten adamların elinde çok da fazla seçenek olmadığını farkettim. Aamir'in boyu boyuna olacak, vücudu ön planda olacak ve bir takım aktobatik sahnelere uyum sağlayabilecek. Zaten düşünüldüğü kadar ön planda bir karakteri de oynamıyor. Dediğim gibi sadece "sex satar" mantığında yerleştirilmiş sahneler için filme iliştirilmiş ufak bi aşk hikayesinin kadın karakteri. Olayların temel ilerleyişiyle pek ilgisi yok.

    Abhishek Bachchan ise bir çok kişi pek hazzetmese de, babasının ekmeğini yediğini düşünseler de bence oynadığı bu tip roller için biçilmiş kaftan. Sırıtmıyor, abartmıyor, kendimi ön plana atayımcılık yapmıyor, bu da onu iyi bir oyuncu yapıyor. Ayrıca Aamir'le araların baya boy farkı varmış. Aamir'in ayaklarının altına bizdeki bir Necati Şaşmaz, bir Hazal Kaya taktiği olarak yükselti kullanılmamış. Neyse o.

    Hikaye genel olarak bir Hindistan hikayesi, film de genel olarak geleneksel Hindistan filmleri gibi değil. Barfi'deki taktiği burda da yapmışlar. Birçok iyi filmin hikayesinden bir kolaj yapmış gibiler ama daha Amerikan sinemasına göre, araya şarkılar serpiştirilerek çekilmiş. Gel gelelim filmlerde Hint şarkıları kullanılması o filmleri anladığımız manada Hint filmi yapmıyor. Haa bi de Katrina Kaif sırf bu şarkılı sahlenerde bulunması gereken kadın olduğu için de dahil edilmiş olabilir.

    Film 27 Haziran gibi ya da o tarihlere yakın bi zamanda Türkiye'de büyük ihtimalle üç-beş tane salonda gösterime girecek. Eğer gösterime girdiği yerler İstanbul'un kocaeli ya da Tekirdağ sınırındaki salonlardan birinde değilse gitmenizi tavsiye edebilirim.

    E filmi övdük, Aamir'i övdük, Katrina'yı gömdük. Artık aklanmış olmam lazım. ehehe.

    Sevgiler.

    26 Oca 2014

    3 - Moonu

    Yapımı: 2012 - Hindistan
    Tür: Dram, Gizem, Romantik
    Süre: 145 Dak.
    Yönetmen: Aishwarya Dhanush
    Oyuncular: Shruti K. Haasan, Dhanush, Prabhu, Bhanupriya, Rohini
    Senaryo: Aishwarya Dhanush


    Merhaba akadaşlar. Bu film bana belki de bir senedir önerisi gelen, internette hint filmi olarak tıklanma rekorları kıran, herkesin why this kolaveri kolaveri diye diline takılan film. Sinir olup izlemedim değil. Filmin ne adam akıllı görüntüsünü ne de altyazısını bulabilmiştim. O yüzden de defalarca indirip defalarca sildim. Peki en sonunda nasıl izledim? Bir online film izleme sitesinden. Yalnız ben online film sitelerinden film izlemeyeli uzun zaman olmuş. Kalite baya yükselmiş ve olayı emek bazında baya baya kapitalleştirmişler. Adamda cillop gibi görüntü ve altyazı var ama ne altyazı sitelerine atmış ne de torrente. İlla siteden izleyeceksin. Kalitenin yükselmesini taktir etmemin yanında bu tavırlarına da biraz kıl olmadım değil ama herkes ekmeğinin peşinde neticede ne diyim.
    Film genelde çok az izleme imkanı bulduğumuz bir Tamil yapımı film. Tamil yapımı filmleri oldukça taktir etmekteyim. İnternet sitelerinde yapım olarak 2012 Hindistan yapımı yazıyor ya, Hindistan için özellikle Tamil/Hindistan  ya da Mumbai/Hindistan gibi belirtmeleri lazım. Çok başka dünyalar vesselam.

    Senaryo Bipolar Bozukluk eksenine oturtulmuş. Yaşanan bir olaydan mı ya da "aaa böyle bi hastalık var bunu değerlendirebiliriz" mantığımda mı yazılmış onu bilemiyorum. Ama filmle beraber bişey daha öğrenmiş olduk. Film bu yönüyle aynı zamanda Karthik Calling Karthik'i andırıyor diyebilirim. 

    Her ne kadar hastalık temeline oturtulmuş olsa da bana göre bu bir aşk filmi. Gizem, dram falan işin tuzu biberi gibi. Aşk ama öyle böyle değil. Çok fazla, çok aşırı bana kalsa. Biraz abazanca ve takıntılı bir aşk hikayesi. Bu yönü benim filme ısınmamı zorlaştırdı açıkçası. Ama şöyle de bişey var ki film teee elemanların lise dönemlerinde başlayıp 10 yıllık bir süreci anlatıyor. Hindistan yapımları karakterleri seyircinin kafasında tam oturtmak için karakter hakkında çok bilgi veriyor, filmler bu yüzden 2,5-3 saate yakın ve ben Hindistan yapımlarının bu yönünü çok seviyorum. Çünkü karakteri tam kafanda oturtabiliyorsun. Geçmişinden bu güne gelirken karakterin tüm süreçlerini gördüğümüz için daha rahat empati kurabiliyoruz. Bu yüzden de vi lav indiya. 

    Onun dışında Allah için söylemem lazım lise döneminde bu kadar çirkin iki tipin aşkını izlemek de insana şimdiye kadar alışık olmadığı bir duyguyu hissettiriyor. Ben de çirkinim ve uzun bir ilişkim var ancak bunu başkasında hele de sinemada görünce insan bi garipsiyor. Elemanın küçüklüğü hani sokakta salça olan lagara lugara tipler olur ya onlara benziyor. Her ne kadar elemanın durumunu ve niyetini bilsen de uzaktan bakınca tam bir abazan askıntı gibi duruyor. Gerçi yaşadıkları aşkın abazanca bi aşk olduğunu belirtmiştim daha önce. Özellikle de filmin bu dönemleri anlatan yarısında.

    Ancak oyunculuklara ve doğallığa söyleyecek hiç bişey yok. O yönüyle çok iyiydi diyebilirim. O elemanı kafamda canlandırabilmem zaten çok iyi olduğunun da kanıtı bi yerde. Oyunculuklar ve dansların çok gerçekçi ve çok doğal olduğu konusunda tik atabilirim.

    Filmin yönetmeni gerçek hayatta esas oğlanın karısı. Bir kadının hiç kıskanmadan bu kadar ağır ve dramatik bir aşk hikayesinde kocasını çekiyor olması ayrıca enteresan. Geçelim.

    Bana bir Hint filminden ziyade daha Kore hikayelerine ve kurgusuna benzeyen bir filmmiş gibi geldi. Tamam Tamil yapımları Mumbai yapımlarına o kadar benzemez biliyorum ama bu hedeften çok uzaklaşmış diyebilirim.

    Bu tarz filmleri sevenler için oldukça başarılı bir yapım diyebilirim ancak ben daha şıkır şıkır filmleri tercih ediyorum. Yani bana göre. Benim tercihim yani. Bu benim fikrim, katılmayabilirsin. Bence yani.

    sevgiler.

    22 Oca 2014

    Satyagraha


    Yapımı : 2013 - Hindistan
    Tür : Dram
    Yönetmen : Prakash Jha
    Oyuncular :
    Amitabh Bachchan, Ajay Devgan, Kareena Kapoor,  Arjun Rampal, Amrita Rao,
    Senaryo : Prakash Jha, Rutvik Oza, Anjum Rajabali
    Yapımcı : Prakash Jha, Siddharth Roy Kapur 


    Hazır hızımı almışken bikaç tane film kaptırayım dedim. Bi tane daha film var elimde onu da izlersem tatmin olacağım. Peşi gelirse onlar da bonus olur.

    Yine çok sağlam bir yapım izlemiş oldum bu filmle beraber. Prodiksiyon ve senaryo inanılmaz diyebilirim. Bi filmden ziyade resmen belgesel. Üniverste dersi gibi film diyebilirim. Filmde olaylar kıvılcımdan yangına dönüyor ve halkın hükümete karşı ayaklanması temel konu olarak işleniyor. Biliyorum ki hepimizin aklına Gezi gelecek ama bağlamak istediğim ve bağlayacağım nokta Gezi değil. Eğer bu filmi sadece Gezi'ye bağlarsak olayı çok dar açıdan ele almış oluruz. Devrimden Sonra filmi mi lan bu? 

    Bu film netice olarak Hindistan'da çekildi ve burdaki ya da dünyada başka birçok olay örnek gösterilerek "Aaa adamlar aynısını çekmişler lan!" denilebilir.

    Filmdeki kahramanlar elbette ki ayaklanma olan tarafta ancak senaryonu öyle güzel işlemişler ki eğer hükümet yanlısı bi insansanız "demek dünyanın her tarafında böyle bu anarşist marjinal tipler!" diyebileceğiniz gibi muhalif taraftaysanız "ulan demek ki dünyanın her yerin hükümet aynı yavşak hükümet!" de diyebilirsiniz. (Cümleler sadece örnektir. İzinsiz kullanılamaz, basılamaz, dağıtımı yapılamaz, coverlanamaz, stencil yapılamaz, gif yapılamaz.)

    Kadro çok güzel. Kareena Kapoor sırıtır diye düşünüyordum ki genelde bana hep sırıtır ve batar filmlerde ama burda sırıtacak kadar büyük bi rolü yok neyse ki. Ajay Devgan'ı sevmeyenler olmuş ama bana kalsa filmi doğal yapan parçaların başında geliyor. Adamın sıfat süzme hintli ve hani mahalle kahvelerinde süper karizması olan ama o köşeyi bi türlü dönememiş adam vardır ya, aynen o. O yönüyle bir Aamir Khan, Shah Rukh ya da ne bileyim Ranbir'den, Shahid'den ayrılıyor. Fil hakika ben kendisini oldukça beğeniyorum. Amithab Bachchan da yaşlandıkça devleşiyor o kadar diyeyim.

    Film için oldukça iyi bir siyasi olay canlandırması diyebilirim. Mevzuyu ve mesajı oldukça güzel yansıtmışlar. Hükümet tarafındak entrikalar, rüşvetler, sistem bozukluğu vs zaten hepimizin bildiği şeyler. Ama diğer tarafından sivil iteatsizliğe kalkışan kitlenin nasıl ince bir çizgi üstünde yürüdüğünü göstermiş oluyor. Her an bi tarafa düşülebilir ve düşüldükten sonra olay bütün amacından sapıp başka bir yöne kayabilir. Bütün o emekler ve verilen zaiyatlar boşa gidebilir. Ki genelde bu tip olaylar o şekilde sonuçlanıyor. Çok büyük kitleler, kimse kimseyi tanımıyor, herkeste müthiş gaz var, herkesin orda oluş amacı temelde aynı olsa da genel hatlarıyla farklı, iyi bir şey yapmak isterken kötü bir şeye sebep olunabilir, ya da ruhunuz duymadan hükümet tarafından kullanılabilirisiniz. Dediğim gibi o kadar ince bir çizgi o kadar ince bir çizgi ki.

    Yalnız kalabalığın olduğu her yerde bizim başrollerin kalabalığa hitap etme hevesine ve orda şak diye mikrofon bulma olayını da garipsemedim değil. ehehe.

    Senaryo ince işlenmiş diyorum ya; bakanın yanında "müslümaan uyuuumaa..." minvalinden bi tip bile vardı. Habire kalabalığı tezahürata davet edip mal gibi kalan.

    Bir de acaba bu film Hindistan'da bir olaya istinaden mi çekilmiş? Bilen varsa beri gelsin.

    Sevgiler.

    20 Oca 2014

    Bhaag Milkha Bhaag


    Yapım: 2013 - Hindistan
    Tür:Biyografi, Dram, Spor, Tarih
    Süre: 188 Dak.
    Yönetmen: Rakeysh Omprakash Mehra
    Oyuncular : Sonam Kapoor ,  Farhan Akhtar ,  Rebecca Breeds ,  Prakash Raj ,  Pavan Malhotra
    Senaryo: Prasoon Joshi


    Böyle uzun aralar verince müthiş filmlerle geri dönüyorum. Sonra 3-5 tane kötü film izleyip tekrar uzun bi ara veriyorum. O kadar çok oldu ki artık matematiğini çıkardım. Şimdi yine can bi filmle geldim. 2 tane daha da indirdim. İnşallah onlar kötü çıkıp hevesim tekrar kırılmaz. Filmimize dönelim.

    Bu blogda neden konulardan bahsetmediğimin en iyi kanıtlarından bi tanesi bu film olabilir. Oturup burda filmin konusunu yazsam o kadar basit o kadar klişe bi hikaye gibi algılanır ki kimse tenezzül edip indirmez bile. Kaldı ki bu tip hikayeler hepimizin belki ufak ya da büyük çaplı başından geçmiş, hiç olmadı muhakkak bu tip hikayeleri izleyip okumuşuzdur. Ancak sinemada işler öyle yürümüyor. Yo dostum yo.

    Film bir biyografi filmi. Gerçekçiliği yönüyle zaten bizi baştan bi içine çekiyor. Milkha Singh dediğimiz abimiz 1935 doğumlu ve Hindistanın gururu bir atlet ağabeyimiz. Onun özel hayatı ve sportif başarısının yanında aynı zamanda dönem filmi ve dönemin siyasi şartlarını da ele alıyor.

    Film 3 saat elbette. Hint filmlerinin bu yönünü sevdiğimi her fırsatta söylüyorum. Film üç saat ve o üç saate bütün açıları o kadar güzel aktarıyor ki zaman akarken karakteri benimseyip empati yapmakta sıkıntı çekmiyorsunuz. O yüzden hep söylediğim gibi "Hint filmleri uzun değil. Diğer filmler kısa."

    Farhan Akhtar Dil Chahta Hai ve Lakshya gibi referanslarla aklımda olumsuz kalsa da önce Don sonra da Don 2'yle beni fena halde şaşırttı. Bu filmle de şaşkınlığımı katladı. Farhan Akhtar'ın film sektöründe senarist, yapımcı, oyuncu vs gibi birçok referansı olsa da son zamanlarda yaptığı işlerle rüştünü ıspatlamış ve bundan sonra yapacağı işlerle de adını Hint sinema tarihinin, belki de dünya sinema tarihinin bir köşesine yazdıracak. Demedi falan olmasın. O adını dünya sinema tarihine yazdıra dursun. Biz de arkasından böyle atıp keselim.


    Filmin çekimlerini, kurgusunu, şarkılarını falan acayip beğendim. Özellikle Avusturalya'ya gidip ordaki barda Country müziği hintçe sözlerle bağlanaması acayip hoşuma gitti. Videosunu bulamadım. Onu atacaktım da sahnenin sağlam bi videosu yoktu. Şarkıyı tam dinleyebileceğini en şukela mekan olan Dhingana'dan atayım dedim. Dhingana'yı da tanıtacaktım da bi ara aslında şey kem küm.

    Normalde ben bir filmi tek seferde izlemem. Ara veririm, bölerim, dizi gibi izlerim. Ama bu filmi tek seferde soluksuz izledim... diyemeyeceğim. Bölündü ama istemsizce bölündü. Bi uyuya kaldım, bi çıkmam gerekti falan ama her fırsatta ilk işim başına geçip filmi tamamlamak oldu.


    Filmde bazen "aha işte klişe geliyor" diyeceğiniz noktalarda konu kaymıyor. Hepimizin izlediğimiz yüzlerce filmde olduğu gibi konu o klişeler üzerinden akmıyor. Filmin bi akışı var ve o bildiğimiz sahneler sadece ufak detaylar olarak yerini alıyor. Bu da filmden soğumamızı önlüyor elbette. Sağolsun Hindistan'lı ağabeylerimiz olayın bu kısmına çok dikkat ediyor. Onların kendi klişeleri var. Girerlerse onlara girerler.

    Film bana biraz Millioner filmini hatırlatmadı değil.

    İzlemenizi özellikle ve gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir film. Mümkünse iyi bir ses sistemi, yüksek çözünürlüklü bir format ve ekranla.

    Sevgiler.





    Popüler Yayınlar

    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...